Türkiye’de eğitim sistemi içinde önemli bir yeri olan ancak yıllardır tartışma konusu haline gelen bir uygulama var: ücretli öğretmenlik.
Birçok kişi bu kavramı duyuyor ama tam olarak ne anlama geldiğini, nasıl işlediğini ya da bu sistemin öğretmenler ve öğrenciler üzerindeki etkilerini tam olarak bilmiyor.
Bu yazıda, ücretli öğretmenliğin ne olduğunu, neden ortaya çıktığını, avantajlarını, zorluklarını ve geleceğe yönelik çözüm önerilerini sade bir dille ele alacağız.
Ücretli Öğretmenlik Nedir?
Ücretli öğretmenlik, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmen açığını geçici olarak kapatmak amacıyla uygulanan bir sistemdir.
Bu uygulamada, öğretmen ataması yapılmamış ya da çeşitli nedenlerle boş kalan derslere, kadrolu öğretmen yerine ders saati başına ücret alan öğretmenler girer.
Yani ücretli öğretmenler, devlet memuru değildir; geçici olarak görevlendirilirler ve her ay ders verdikleri saat kadar ücret alırlar.
2025 yılı itibarıyla birçok ilde binlerce ücretli öğretmen, okullarda görev yapmaktadır. Ancak bu sistem, hem çalışma koşulları hem de maddi olanaklar açısından ciddi tartışmalar yaratmaktadır.
Kimler Ücretli Öğretmen Olabilir?
Ücretli öğretmen olmak için genel şart, en az lisans mezunu olmaktır.
Tercihen eğitim fakültesi mezunları görevlendirilse de, bazı bölgelerde öğretmen açığı fazla olduğundan farklı bölümlerden mezun kişiler de görevlendirilebilmektedir.
Ayrıca pedagojik formasyonu olan adaylara öncelik verilir.
Başvuru süreci genellikle il veya ilçe milli eğitim müdürlükleri üzerinden yapılır. Başvuru kabul edildikten sonra öğretmen, belirli bir okula geçici olarak görevlendirilir.
Bu görevlendirme, genellikle bir öğretim yılı boyunca devam eder ve yaz tatili geldiğinde sona erer.
Ücretli Öğretmenlerin Çalışma Koşulları
Ücretli öğretmenlerin çalışma koşulları, kadrolu öğretmenlere göre oldukça farklıdır.
En belirgin fark, maaş sistemindedir. Kadrolu öğretmenler sabit maaş alırken, ücretli öğretmenler sadece girdikleri ders saati kadar ücret alır.
2025 yılı itibarıyla, ücretli öğretmenler için bir ders saati ücreti yaklaşık 210 TL civarındadır.(2 saat derse girerler, 3 saat ücret ödenir)
Haftada 30 saat derse giren bir ücretli öğretmen ay sonunda ortalama 24.000 – 25.000 TL civarında bir gelir elde eder.
Ancak bu miktar, okulda ders saati azsa ciddi şekilde düşebilir.
Ayrıca ücretli öğretmenlerin sigorta primleri tam yatırılmaz; sadece girdikleri ders saatine göre kısmî prim ödemesi yapılır.
Bu durum emeklilik ve sağlık güvencesi açısından büyük bir dezavantaj oluşturur.
Üstelik kadrolu öğretmenlerin sahip olduğu yıllık izin, tayin hakkı, doğum izni, hizmet puanı gibi haklar, ücretli öğretmenler için geçerli değildir.
Ücretli Öğretmenliğin Olumlu Yönleri
Her ne kadar eleştirilen bir sistem olsa da, ücretli öğretmenliğin bazı olumlu yönleri de vardır:
1. Deneyim Fırsatı: Atama bekleyen öğretmen adayları için önemli bir deneyim alanıdır.
2. Geçici Gelir Kaynağı: İş bulamayan ya da atanamayan öğretmen adayları için bir gelir kapısı oluşturur.
3. Toplumsal Hizmet: Bazı bölgelerde öğretmen açığı ciddi boyuttadır. Ücretli öğretmenler, eğitimde aksama yaşanmaması için büyük bir boşluğu doldurur.
4. Motivasyon: Bazı öğretmenler bu süreçte kendini geliştirip gelecekteki atamalara daha iyi hazırlanır.
Ücretli Öğretmenliğin Sorunları
Ancak bu sistemin olumlu yönlerinden çok, sorunları kamuoyunda daha fazla öne çıkar.
Bu sorunların başında maddi ve sosyal güvencesizlik gelir.
Bir ücretli öğretmen, aynı işi yaptığı kadrolu meslektaşına göre neredeyse yarıdan daha az kazanır.
Aynı sınıfta, aynı öğrencilerle, aynı müfredatı işler; ancak emeğinin karşılığı çok daha düşüktür.
Diğer önemli sorunlar şunlardır:
– İş güvencesi yoktur.
– Tatillerde maaş kesilir.
– Sigorta eksikliği gelecekte emeklilik haklarını olumsuz etkiler.
– Motivasyon düşüklüğü yaygındır.
– Aynı okulda farklı statülerde çalışan öğretmenler arasında gelir farkı adaletsizlik hissi yaratır.
Öğrenciler Açısından Durum
Ücretli öğretmenlik sadece öğretmenleri değil, öğrencileri de etkiler.
Sürekli değişen öğretmenler, öğrenciler için bir istikrarsızlık yaratır.
Öğrenciler bir öğretmene alıştığında, yıl sonunda o öğretmen okuldan ayrılabilir.
Bu da özellikle ilkokul düzeyinde olumsuz sonuçlar doğurur.
Bununla birlikte, birçok ücretli öğretmen öğrencilerine özveriyle yaklaşır.
Kısıtlı imkânlara rağmen ellerinden gelenin en iyisini yaparlar.
Ancak sistemin doğası gereği, öğretmenlerin okulla aidiyet duygusu sınırlı kalabilir.
Ücretli Öğretmenlik Neden Var?
Türkiye’de her yıl binlerce öğretmen atanmayı bekliyor.
Ancak devletin kadro açma politikaları sınırlı olduğundan, mevcut öğretmen açığı kısa vadede kapatılamıyor.
Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı, geçici çözüm olarak ücretli öğretmenlik sistemini sürdürüyor.
Özellikle kırsal bölgelerde ya da büyük şehirlerin dezavantajlı semtlerinde öğretmen bulmak zor olduğundan, ücretli öğretmenler büyük bir ihtiyacı karşılıyor.
Ancak bu sistem, kalıcı bir çözüm değil.
Asıl çözüm, ihtiyaç kadar kadrolu öğretmen ataması yapmak ve tüm öğretmenlerin eşit şartlarda çalışmasını sağlamaktır.
Geleceğe Yönelik Çözüm Önerileri
1. Kadrolu atama sayısı artırılmalı.
2. Eşit ücret politikası uygulanmalı.
3. Sigorta ve sosyal haklar düzenlenmeli.
4. Eğitim kalitesi öncelikli olmalı.
5. Ücretli öğretmenlere mesleki gelişim fırsatları sunulmalı.
Sonuç
Ücretli öğretmenlik, Türkiye’de eğitim sisteminin bir gerçeği haline gelmiştir.
Binlerce öğretmen bu sistem sayesinde hem meslek tecrübesi edinmekte hem de öğrencilerine bilgi aktarmaktadır.
Ancak bu durum, adil olmayan bir emek karşılığı ile yürütülmektedir.
Gerçek şu ki, eğitim kalitesi öğretmenlerin emeğiyle yükselir.
Bu nedenle öğretmenlerin çalışma koşulları ne kadar iyileştirilirse, öğrencilerin geleceği de o kadar sağlam olur.
Ücretli öğretmenler sadece “boşluğu dolduran kişiler” değil; eğitim sisteminin sessiz kahramanlarıdır.
Onlara verilen değerin artması, aslında ülkenin geleceğine yapılan en değerli yatırımdır.
Bu makalenin oluşturulmasında ChatGPT sisteminden yararlanılmıştır.